Eleştirel Düşünme
Çocuklarda Eleştirel Düşünebilme Becerisinin Geliştirilmesi
Eleştirel düşünebilme becerisi; bireyin, olaylara tek taraflı değil de farklı bakış açılarıyla bakabilmesi açısından oldukça önemlidir. Aksi takdirde kişi olaylara tek taraflı baktığı sürece tüm objektifliğini yitirecek, çoğu önemli detayı göz ardı edecek, olayların arkasındaki gerçeği göremeyecek ve yanılgıların içerisine düşecektir. Çocuklar çoğunlukla ailelerinin benimsediği bakış açısına göre bakmayı öğrenmektedir. Eğer ki ailenin bakış açısı olumsuz ve darsa çocuğun bakış açısı da bu doğrultuda olacaktır.
Çocuk, olayları gerçekçi bir şekilde değerlendirmek yerine taraf tutarak değerlendirmeyi benimseyecek ve bu zamanla karakter yapısının bir parçası haline gelecektir. Ayriyeten bu sadece çevresinde yaşanan olayları değerlendirirken değil, kendisini değerlendirirken de benimsediği bir davranış biçimi olacaktır. Örneğin; İlişkisi bittiğinde ilk önce kendisini suçlayacak, "Hiçbir şeyi hak etmiyorum, yaşayacağım tüm ilişkilerde hep mutsuz olacağım." gibi bir düşünceyle kendisini umutsuzluğa düşürecek ve tüm olumlu alternatifleri göz ardı edecektir.
Çocuklarda eleştirel düşünme becerisinin eksikliği şu davranış biçimlerinde direkt olarak göze çarpmaktadır; Sınav sonucunun kötü olması sonucunda sinir veya ağlama krizleri geçirmesi, istedikleri alınmadığı zaman "Ailem beni sevmiyor." diye düşünüp kendisini üzmesi, problemlerden özellikle kaçması, çözüm üretememesi, akranlarını yanlış anlaması ve oyun esnasında sürekli küsüp kaçması gibi. Bu tür olayların aslında mantıklı açıklamaları vardır ancak çocuk bu açıklamalara ulaşabileceği bir konumda değildir.
Örneğin; Sınavdan kötü not alması, sinir veya ağlama krizi geçirmesine neden olabilecek bir sebep değildir aslında çocuk kendi iç dünyasındaki "Sınav notum kötü, ben gerçekten beceriksiz biriyim, hiçbir şey başaramayacağım." düşüncesine katlanamadığı için sinir veya ağlama krizi geçirmektedir. Oysa gerçekte bir sınavdan kötü not almış olması onun tüm sınavlardan kötü not alacağı ya da beceriksiz biri olduğu anlamına gelmemektedir.
Bu durumla ilgili birçok alternatif sebep bulunabilir; Sınav soruları çalışmadığı yerden gelmiştir, o an kafası sınav sorularına odaklanamayacak kadar meşguldür, sınav gerçekten zordur vb. Ancak çocuk bu mantıklı alternatifleri düşünememektedir çünkü çeşitli ve farklı bakış açılarıyla bakıp olayları değerlendirebileceği eleştirel düşünme becerisine sahip değildir. Çocuğun, istedikleri alınmadığı zaman direkt "Ailem beni sevmiyor" düşüncesine başvurması da tamamen buna benzemektedir ve ayrıca bunlar tamamen öğrenilmiş davranışlardır. Örneğin; Anne, eşinin en ufak bir davranışından dolayı bile direkt "Eşim beni sevmiyor." düşüncesini belirtmesi ve diğer tüm alternatifleri göz ardı etmesi çocuğun da hayatındaki olaylara karşı bu tür tek taraflı ve hatalı anlamlar çıkarmasına neden olmaktadır. Oysa hiçbir şeyin tek bir sebebi yoktur, her şeyin çeşitleri vardır ve çoğu şey sebepleri doğrultusunda anlamlar kazanmaktadır. Çocukların, bu gerçeği bilmeye ihtiyacı vardır.
Çocuk, istedikleri alınmadığı zaman "Ailem beni sevmiyor." düşüncesine değil "Şu an onu alabilecek paraları olmayabilir." gibi mantıklı düşüncelere sığınmalıdır ancak bu şekilde hatalı düşünceler edinip kendi iç dünyasını yıkıma uğratmamış olacaktır. Ayrıca çocuk farklı ve çeşitli bakış açılarına sahip olduğu sürece problemlerden kaçmayacak aksine onları eğlenceli bir oyun olarak görecek ve çeşitli bakış açılarıyla çözüme gidecektir. Ebeveynler, çocuklarının olaylara çeşitli bakış açılarıyla bakabilmelerine sağlamalıdır ancak böylelikle çocukları olaylara gerçekçi bir şekilde yaklaşan, taraf tutmayan, çözüm odaklı yetişkinler olma yolunda emin adımlar atmış olacaklardır.